NG Dergi - Sayı 55
55 “Jenerasyon farklılıklarına çok odaklanmazken, son 10 yılda x, y, z dediğimiz kuşak tanımlamaları ihtiyaçtan karşımıza çıktı.” öyle bir şey değil. Hayat bir bütün ve bazı şeyler de o bütün hayatın sonucunda geliyor. Para kazanmayı merkezinize koyduğunuz zaman, sadece paraya bakıyorsunuz ama hayata baktığınızda, para zaten bir şekilde kazanılıyor. Ona göre bir gelir seviyesine oturuyorsunuz. Ama önemli olan hayata ne kattığınız, hayattan ne aldığınız. Ben felsefe olarak böyle yaşamayı tercih eden bir insanım. Danışmanlık verdiğim firmalarla ilişkim de bu şekilde. Yani onları sadece fikir vermek, danışmanlık yapmak için değil, onlarla birlikte büyümek, onlarla birlikte gelişmek onlara dokunmak, onların bana dokunmasına izin vermek, güzel anılarımız olsun diye bakıyorum olaylara. Biraz romantik gelebilir ama hayat da böyle bir şey aslında hepimiz anı toplayıcısıyız. Böyle bakıldığı zaman daha enerjik ve bütün bir hayat oluyor. Ben bunu çok önemsiyorum ve olaylara da böyle bakıyorum. Markalar da artık böyle olmak zorunda zaten. Stratejik marka yapılanması temelde birbirine benzer mi? Şöyle bir kavram var. Marka parmak izi gibi… Bu işin temelde akademik kuralları var ama bu kuralları her şirkete, her kuruma, her hizmete göre yeniden tanımlamalı. Kişisel markada da bu çok önemli. Yeniden yorumlamak gerekiyor ki zaten bizim yaptığımız işin en zor tarafı da bu. Önemli olan hayatın içinde tutabilmek o markayı. Bir yol arkadaşlığı oluyor ve marka başarıya ulaşıyor. Gerçek hayatın dışında, sanal dünya ile kişisel markalaşma da arttı, yeni bir denge mi kuruluyor? Aslında gittikçe birbirimize benziyoruz. Sosyal medyanın etkisiyle kadınlar birbirine benzer oldu, bunu bir tek estetik anlamda söylemiyorum. Moda dediğimiz kavram içinde hayat tarzları, evler, çantalar, arabalar hepsi bir şekilde birbiriyle etkileşiyor ve benziyor. Önemli olan farklı noktaları ortaya çıkarabilmek. Toplumun genel beklentisine göre farklılığı ortaya koymak markacılık biraz da... Marka sonuçta bir yönetim bilimi. Mutlaka kuralları var ama müşteri odaklı olduğunuz noktada kurallar o müşterinin olduğu bölgeye göre hatta artık mahalleden mahalleye tüketim alışkanlıkları, beklentileri, ihtiyaçları değişiyor. Akademik bilgiyi temel değerleri bozmadan o lokasyona göre adapte etmeniz gerekiyor. Kendi öz değerlerini bilmeden bir insanın kişisel markası olması mümkün değil. O sebeple de kişisel marka dediğimiz kavram liderlik sayısı artmasıyla birlikte gündemde olacak popüler konulardan ve bence herkesin kişisel markalama çalışmasına ihtiyacı var. İnovatif düşüncenin değeri günümüzde daha mı önem kazandı? Markada inovasyon, inovatif düşünce sistemi son derece önemli. Bir marka itibarlı ve sürdürülebilir karlılığa ulaşmak istiyor ise mutlaka yenilenmek zorunda. Yenilenmek demek sadece yeni ürün çıkarmak demek değil. Duruşunu, müşterisi karşısındaki ifadesini, satış kanallarını da yenilemeli. Buna adapte olan markalar, kurumlar, şirketler uzun vadede hayatta kalacaklar. Bu kaçınılmaz bir kural, çünkü dünyayı yöneten şirketlere baktığımızda, her biri yatırımlarını daha çok müşteri tarafına, kendilerini doğru ifade etmeye yapan, marka değerlerini yüceltmeye çalışan firmalar. Artık kurumlar, eski kurallarla yeni dünyada olamayacaklar.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=