NG Dergi - Sayı 62
39 Kültür ve değerler sizin için çok önemli… Değerler sizin için ne ifade ediyor? Bir toplumun ilerleyebilmesi için ne kadar önemli? Atatürk “Türkiye Cumhuriyet’inin temeli kültürdür.” diyor. Çok doğru, biz temeli kültür yapmalıyız. Kültür, bilginin merkezine insanı koymak demektir. Bizden önceki kültür birikimi dediğimizde, geçmişte oluşan bilgi birikiminden söz ediyoruz. İnsanın doğasıyla ve diğer insanlarla diliyle, geçmişten gelen tarihiyle ürettiği bir artı değerdir. Kültür süreklilik ister. Ben zaten kitaplarımda, sahne oyunlarımda hep bunları anlatmaya çalışıyorum. Okumak, kültür konusunda ön önemli noktadır. Okursak değerlerimizi ve kültürümüzü anlarız. Peki insanların yaşama, etkinliklere, sanat içeren sosyal ortamlara katılması neyi geliştirir? İnsanlar bunun dışına itilmiş durumda. Hayatın kendisi sözünü ettiğiniz o sanat etkinlikleri, o kültür etkinlikleri. Bu bir iklim olmalı ülkede. İnsanlar zaten bunu hissetmeli ve hayatın her anında yaşamalı. Katılmak durumunda kalmamalı. Mesele de bu zaten işte. Bunu değiştirmeliyiz. Oyuncak Müzesi’nin kurucususunuz. Peki Sunay Akın nasıl bir çocukluk geçirdi. Oyuncaklarla bağınızı öğrenebilir miyiz? Aslında bir Türk ailesinin çocuğu olarak, çocuğun oyuncağı ile kurduğu ilişkilerden ben de geçtim. Çünkü benim dönemimde oyuncak sanayi ve oyuncak endüstrisi ne yazık ki son derece zayıftı. Anne-babamızın bize alacağı çok fazla oyuncak seçeneği yoktu. Bizde kız çocuğa bebek, erken çocuğa tabanca alınır. Sonra oturup düşünürler kadın cinayetleri neden var, onu nasıl durduracağız diye. Büyüdüğünde biri ötekini vuracak zaten. İşte böyle cinsiyet ayrımcılığı üzerine oyuncağın çocuğu oyalayan bir obje olarak algılandığı bir dönemden geliyorum. Fakat ben hep kendi yaptığım oyuncakları sevdim. Eski kaset kapaklarından tutun da kullanılmış pillerden, kibrit kutularından ilaç kutularına kadar pek çok atılacak objeyi kullanarak oyuncaklarımı kendim yaptım, kendim kurguladım. Gelişmiş ülkelerde oyuncak çocuklara hayalleri çoğalsın diye alınırken, geri kalan ülkelerde oyuncak çocuklara oyalansın diye alınır. Oyuncakları çocuklarına hayalleri büyüsün çoğalsın diye alan ülkeler dünyayı yönetirken, oyuncakları küçümseyip çocuklarına oyalansın diye alan ülkeler onların kapılarında oyalanmaya mahkumdur. Şunu da sakın unutmayın bir oyuncak mağazasından içeri girdiğinizde görmeniz gereken bir tek şey vardır o da şudur: O raflarda duran oyuncakların hiçbirini çocuklar yapmadı. Oyuncak büyüklerin dünyasının bir objesidir aslında. Onları biz büyükler üretiyoruz ve çocukların gözü önüne koyuyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor. Biz İstanbul Oyuncak Müzesi sayesinde konuyu doğru bir yola doğru çekmeye başladık. Yeni müze açma hayaliniz var mı? Daha çok müze kurmayı hayal ediyorum. Bunların başında iklim krizi, çevre sorunlarını ve küresel ısınmayı çocuklarına anlatacak bir ‘Kardan Adam Müzesi’ geliyor. Çünkü bu iklim krizinden dolayı dünyanın yaşadığı çevresel sorunları, hastalıkları bugünün çocukları gelecekte daha çok hissedecek. Bu yüzden onların diliyle, onları ürkütmeden bunu anlatmalıyız. Bu müze fikri de öyle çıktı. Çocuklara demek istiyorum ki sakın kardan adamı kaybetme, arkadaşını kaybetme, çevreyi, doğayı, iklimi koru ki kardan adam hep gelsin ve sen onunla her kış oyla. Bunu anlatmak istiyorum.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=