NG Dergi - Sayı 63
13 Vuslat’ın ‘Emanet/Troy’ sergisi, Anadolu’nun kadim emanet kültürünü yeni bir yorumla Troya ve Homeros’la buluşturdu. Troy’da kapsamıyla yer alarak, kapsamını genişletmiş ve evrenselleşmiş. Küratör Paolo Colombo, Vuslat’ın sanatsal pratiğini kolektif hafıza, kültürel miras ve insani sorumluluk ile derinden bağlantılı olarak tanımlarken; “Emanet kavramı, aldığımız bir armağan olarak genişletilebilir; bir kez kabul ettiğimizde koruyucusu olduğumuz bir miras. Bir küratör olarak inanıyorum ki, bu armağan, sanatçıların yarattığı sanat eserleridir ve insanlık için üretilen tüm güzel şeylerdir. Bizim görevimiz ise bu eserleri korumak, muhafaza etmek ve geleceğe aktarmaktır.” diyor. Sergi beş kavramsal katman üzerinden Agelişiyor: sanat eserinin kendisi, ilişki kurduğu tarih, referans aldığı doğa, İlyada’nın hikaye anlatım gelenekleri ve zamanla bu mirası taşıyan insan ve insan olmayan sesler. Serginin merkezinde, bölge ile katmanlı bir diyalog kuran heykeller ve enstelasyonlar yer aldı. Belirli açılardan uçan kuşlar gibi görünen seramik heykeller, hareket ve kırılganlık hissi uyandırırken, gümüş kaplanmış bitki formları, doğanın dönüşümünü simgeliyordu. Bu yeni eserler aracılığıyla, Troya Kazısı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın da sözlerinde bahsettiği gibi “Vuslat’ın ‘Emanet/Troy’ sergisi, Anadolu’nun kadim emanet kültürünü yeni bir dil, yeni bir yorumla Troya ve Homeros’la buluşturuyor.” Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük’ün sözleriyle: “Tıpkı Troya’nın savaş, barış, yıkım ve yeniden doğuş döngüsü içinde hafızasını koruması gibi sanatçı Vuslat’ın ‘Emanet’i de bir kültürel miras nöbeti tutma pratiği olarak karşımıza çıkıyor.” İlyada’dan ilham alan sergi; tarihin aktarımını, savaş ve barış arasındaki dengeyi ve doğanın insan medeniyetinde hem koruyucu hem de tanık olarak rolünü inceledi.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NzI1MDQ=