YAŞAM
TASARIMCI
Alchimia’dayken tasarım
tarihinin en ikonik işlerini ortaya
koydunuz; ‘Proust’ koltuk, ‘Lassú’
sandalye ve Casabella kapak
sayfası için yakılan bir ‘Lassú’
performansı gibi. ‘Proust’ koltuk
üzerine konuşalım istiyorum. Bu
koltuk içerisinde pek çok unsuru
barındırıyor; post-modernizm,
noktacılık (bir sanat akımı) ve adını
aldığı Proust’un ‘Kayıp Zamanın
İzinde’ romanı… Bu koltuğun fikir
oluşumundan üretimine kadar
tasarım hikayesini çok merak
ediyorum.
1978 yılı gibi çizim yapmaksızın sadece
düşünerek obje yaratma fikri ilgimi çekti.
Cézanne tablosundan fırlamış bir masa,
Van Gogh tablosundan fırlamış bir sandal-
ye gibi tablolardan çıkan ürünler yanı sıra
Proust için bir tekstil oluşturma düşüncem
vardı. Marcel Proust benim için çok değerli
bir yazar ve onun üzerinde çalışmak iste-
dim. Bence herkes otobiyografisini yazma-
lı, çok önemli. Sen yazıyor musun?
Hayır ama düşüncelerimi yazdığım bir def-
terim var. Siz yazıyor musunuz?
Yazmalısın ama ben de yazmıyorum (gü-
lüyor). Bir obje yaşayan bir canlıdır çünkü
onu düşünürsün ve üretirsin. Kendine ait
bir yaşamı vardır, sonunda ölür. Objenin
hayatını bir parabol gibi düşünebilirsin ve
aynı romandaki gibi objelerin hayatları, bu
paraboller, birbirleriyle ve bizlerle kesişir.
Örneğin; bir insanın minimum 300 objey-
le yaşayacağını varsayarsak, 300 objenin
hepsinin de bu insanın hayatıyla paralel ya-
şamları olur. Proust’un romanları bir anek-
dot zinciri gibi. Bu zincirdeki bütün yerleri
ziyaret ettim ve öğrendim ki Proust, nokta-
cılık sanat akımının kurucuları ressam Se-
urat ve Signac’ın döneminde yaşıyormuş.
Bu iki ressamın tablolarında her bir nokta
küçük bir anekdotu temsil eder. Noktacı-
ların tabloları tıpkı Proust’un romanları
gibidir. Proust için bunu yansıtan bir kol-
tuk yapabileceğime karar verdim. Veneto
bölgesine gidip aradığım gibi eski ve klasik
bir koltuk buldum. Fransız ressamlardan
bu koltuk üzerine Signac tablosundan bir
kısmı boyamalarını istedim. Böylece barok
tarzdaki bir koltuktan yepyeni bir enerji
elde ettim. 80’lerde Venedik Bienali’nde
bu koltuğu sergiledim. Bienal sonrası bu
koltuğun yaşamını tamamlayacağını düşü-
nüyordum. Ama pek çok insan koltuk hak-
kında sorular sordu ve koltuk günümüze
kadar geldi; bronz versiyonu yapıldı, sera-
mik versiyonu yapıldı, minyatürü yapıldı.
En son Kore’de bir otel için beş metrelik
bir versiyonu yapıldı.
Alessi’nin de pek çok ürününe
imza attınız. Bunların en başında
Alessi karakterleriniz ‘Anna
G.’ ve ‘Alessandro M.’ geliyor.
Dergimizde geçtiğimiz yıl Anna Gili
ile bir röportaj da gerçekleştirmiş
ve ‘Anna G.’ karakterinin ona
dayandığını öğrenmiştik. Bu
karakter yaratma fikri nasıl
doğdu?
Mümkün olan bir üründe, o ürünü tasarlar-
ken insan özelliklerini katmaya çalışırım;
gözlerini, gülüşünü. Genelde vazo tasar-
larken başıma çok gelir çünkü vazoya bak-
tığında bir yüz görebilirsin. Sen ona baktı-
ğında o da sana bakar ve duygusal bir bağ
kurarsınız. Tirbüşonda da aynı şey başıma
geldi. İnsan figürü, kol hareketi, dönmesi
adeta gözümün önünde duruyordu. Ama
ismini ben bulmadım. Alessandro ismini
Anna Gili koyalım dedi çünkü o zamanlar
Anna’nın dansetmesi, ayrıca uzun boynu,
tirbuşonun formu ve hareketleriyle ben-
zerdi. Anna karar vermek için bir hafta izin
istedi (gülüyor) ve sonunda tamam dedi.
Kişisel bir gözlemime göre
2000’lerde işlerinizde daha yalın
bir tasarım diline geçtiğinizi
düşünüyorum; Ramun için Amuleto
lamba, Kartell için Roy Lichtenstein
desenli tabureleriniz gibi. Şuan
tasarımdaki döneminizi siz nasıl
tanımlarsınız?
Baledeki gibi aklım da sürekli bir oraya bir
buraya gidiyor. Tarih içindeki farklı dönem-
lerimi yeniden yaşıyorum. Çok yıllar önce
basit tasarımlar yaptığım bir dönemim ol-
muştu. Örneğin; Memphis için bir mobil-
yamda sadece siyah kullanmıştım. Ürünler
seri üretime geçtiğinde farklı bir yaklaşım
içine giriyorsunuz. Endüstriyel bir üründe
teknik sebeplerden dolayı resim yapmak
1974
Lassú sandalye
Mendini’nin teorik
çalışmalarından ilki. Piramit
formundan dolayı oturması
zor olan ‘Lassú’ sandalye
işlevselliğe meydan okuyor.
1975
Lassú sandalye
Casabella dergisi
kapak sayfası
Casabella dergisinin
editörüyken kapak sayfası
için ‘Lassú’nun yakıldığı bir
performans gerçekleştiriyor.
1978
Proust koltuk
Tasarımda post-
modernizmin simgesi haline
gelen Mendini’nin meşhur
‘Proust’ koltuğu.
1994
GronInger Müzesi
Hollanda’nın Groninger
şehrinde bulunan üç
binadan oluşan modern
sanat müzesinin bir binasını
Mendini tasarladı.
1994
Anna G.
Groninger
Müzesi açılışında
gazetecilere
verilmek üzere
tasarladığı
Anna G.
tirbüşon, bugün
Alessi’nin
en bilinen
ürünlerinden
biri.
Tasarım her yerde
ve çok fazla. Bir
şey yapıyorsunuz
ama pek çoğu zaten
önceden yapılmış
oluyor. O yüzden
tasarımda radikal bir
değişimin vakti geldi”
48
NG
AĞUSTOS- EYLÜL - EKİM 2017




