

büyük ses getirmişti. Otelcilik hizmeti veren
sağlık kurumlarının devrimci bir yaklaşımı ol-
muştu. Sonrasında beş yıldızlı otel konforun-
da hastaneler oluşmaya başladı. Peki neden
böyle bir ihtiyaç gelişti? Çoğunlukla mağaza,
banka gibi yerler yaparken bu konu bize ilginç
geldi ve bir anda farklı bir konu ve bakış açı-
sına giriş yaptık. Olaya farklı bir bakış getir-
miş olduk. Yatırımcıların referanslara bakıp
bir konudaki referansınızın azlığına göre ter-
cihlerini belirlemeleri doğru değil bana göre.
Belli bir kategoride olan mimari ya da iç mi-
mari firmaların referansları çok önemli tabi
ki, ama işverenin bu seçimi bana göre kör bir
bakış açısı. Bu projeyi yapan adam kim bilir
benim bu farklı projemi nasıl bir yaratıcılıkla
tasarlar demesi gerekiyor. Yani işverenin de
aynı yaratıcılıkla yaklaşması gerek. Çok otel
yaptıysa çok iyidir gibi bir mantık doğru değil.
Benim asıl amacım farklı projeler yapmak.
Hastaneler dışında şimdilerde üzerinde
çalıştığınız ilkler var mı?
Var fakat şu anda söyleyip sürprizini kaçır-
mak istemiyorum. Olmasını heyecanla bekli-
yorum.
Zoom Mimarlık nasıl kuruldu?
Biz Levent ile 1989-1994 yılları arasında bir
firmada birlikte çalıştık. Beş yıl birlikte mesai
yaptık. Sonra belli bir noktadan sonra özel
işler almaya başlayınca işten ayrıldık. Levent
ile iyi bir takım çalışması yapıyor ve aynı dili
konuşuyorduk. Çok iyi anlaştığımızı düşün-
düğümüz için 1994 yılında kendi çatımızı
kurduk. Mimari, iç mimari ve hatta mobilya
tasarımı üzerine çalışmaya başladık. Hatta
şimdilerde ben obje tasarımı üzerine çalışıyo-
rum. Mikro ölçekten makro ölçeklere kadar
her türlü işi yapıyor olduk ama zaten bu iç
mimari ve mimari disiplin içerisinde tüm bu
konular hakkında bilgi sahibi olmak gibi bir
gereklilik var.
Bu hakim olma durumu, hemen her
alanda bilgi sahibi olduğunuzda yara-
tıcılığınızı da tetikliyordur.
Kimi projelerde parçadan bütüne gidersiniz.
Kimi projelerde ise bütünden parçaya inersi-
niz. Bu, projenin size verdiği ilham ve ilk al-
gıyla birlikte gelişen bir süreç. Duruma göre
hareket etmek diyelim.
Son zamanlarda obje ve ürün tasarım-
larınızla daha ön planda gözüküyorsu-
nuz. Aslında gönlünüzde yatan bir alan
var mı? Tasarım ya da iç mimari gibi?
Hepsi. Ben ayırt edemiyorum. Evet, obje ta-
sarımında daha özgür hissediyoruz. Başka
firmalara da özellikle yurt dışındaki firmalara
da mobilya tasarımları yapıyorum. Bizim öz-
gür olduğumuz nokta, kendi oluşturduğumuz
‘Ozon’ markasını parlatmak oldu. Bu, 2000’li
yıllardan beri çok istediğimiz ama bir türlü
hayata geçiremediğimiz bir şeydi. Ofis içinde
herhangi birinin tasarımıyla katkı sağlayacağı
bir platform oluşturduk bu markayla. Sadece
kat devamını getirmek de bir o kadar önemli.
Belki bir showroom da açmayı düşünüyoruz.
Bir merkez oluşturup markamızın ürünlerine
ilgi gösteren kişilerin ürünlere dokunup bilgi
alabilecekleri platform oluşturmak istiyoruz.
Böyle yeni heyecanlar ödülleri beraberinde
getiriyor.
Bir bakır ustasıyla çalıştınız. Bu nasıl bir
deneyimdi sizin için?
Yaptığım obje tasarımları üzerine İstanbul
Modern’den bir davet aldım. Tasarımcı ve za-
naatkarlar buluşmasıyla ilgili. Çok değerli bir
şey yaptıklarına inanıyorum. Unutulmaya yüz
tutmuş zanaatkarlığın, tasarımcıyla buluş-
turmak, bir noktada yeni ve taze bir solukla
el emeğini tasarıma katmak, tasarıma da el
emeği veren kişinin yapacağı ürüne yeni bir
soluk getirmesini sağlamak bence çok önem-
li. Öncesinde Ela Cindoruk ve Nazan Pak
atölyesinde bir obje tasarlamış ve bu alanı de-
neyimlemiştim. İlginç bir ürün de ortaya çık-
mıştı. Sonrasında İstanbul Modern’den gelen
bu teklife çok sıcak baktımçünkü unutulmaya
yüz tutmuş, biraz sırtımızı döndüğümüz, gü-
nümüzün teknolojik imkanlarını direkt alıp
ustalığı veya zanaatkarlığını, işin kolayına ka-
çarak kendi ürünlerimizi böyle tasarladığımız
o noktada böyle bir konuyla karşımıza gelin-
mesi bizi hem heyecanlandırdı hem de endi-
şelendirdi. Çünkü hem modern bir iş ortaya
çıkaracaksınız hem de bakır ustası ve bakır
ofis içi de değil, genç bir tasarımcının yolladı-
ğı tasarımlara da açığız. Yakında bununla ilgili
adımlar atmaya da başlayacağız. Öncelikle
kendi oluşturduğumuz ve benim iki yıl içinde
tasarladığım tasarımlar var. Daha da eklene-
cek bir sürü tasarımımız var. İki yılda Ozon’u
ayaklandırdık ve web sitemiz de aktif hale
geldi. Satışa dayalı bir aktivasyon çalışma-
mız ise eylül ayında tamamlanacak. Böylece
web sitesinden satış mümkün olacak. Bu yıl
EDIDA, Ozon’a ‘Yılın Tasarımcısı’ ödülünü
verdi. Bu ödül bizim için çok değerliydi. Bir
de RED DOT ödülümüz var tabi; Mantis
isimli çok fonksiyonlu bir ürünle aldığımız.
Ben çok iyi ilerlediğimizi düşünüyorum. Fa-
Beni sadece mimari
çizer olmak değil,
birçok disiplinde
çalışmak sıkıcılık
ve monotonluktan
kurtarıyor.’
Lösev okul
HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS 2016
NG
61