Previous Page  65 / 116 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 65 / 116 Next Page
Page Background

İspanya’nın

bu gruptaki en tecrübeli

ve güçlü ekip olduğu dünyadaki tüm otori-

telerce kabul gören bir gerçekti. Biz Arda

Turan’ın Barcelona’ya transferiyle gurur

duyarken Barça’nın iskeletiyle oynayan bir

takımla karşı karşıyaydık. Son iki Avrupa

Şampiyonası’nı kazanmış ve o ekiple üç

aşağı beş yukarı denk bir kadro vardı. Aynı

taktiksel akışkanlıkta ve birliktelikte olma-

salar da İspanya, İspanya’ydı ve rakibin ho-

cası Vicente del Bosque bizi iyi tanıyordu ve

saygı duyuyordu. Biz de bu saygıyı hak eder

bir şekilde maça başladık.

Hırvatistan maçının özellikle ikinci yarısın-

da heyecan uyandırmayan görüntüden fark-

lı olarak Milliler, topla oynayıp İspanya’nın

pas kanallarını iyi kapatarak maça başladı.

Zaman zaman hücumda etkin olduğu bö-

lümler de oldu, İspanyollara bir-iki şut de-

nemesi hariç fırsat verilmedi. Lakin elde

olmayan eksikler burada da baş gösterdi,

Fatih Terim’in basın toplantısında söyledi-

ği gibi takımca iyi götürdüğümüz bir maç-

ta iki şahsi hatanın kurbanı olduk. Burada

düzenli oynayan stoper alternatiflerimizin

turnuvaya gelememesi ve Mehmet Topal’ın

stoper oynamasının payı büyüktü. Mehmet,

özverili oyununa karşın ilk golde sıçramakta

geç kalması, ikincisinde ise ilk golün şoku-

nun etkisiyle Nolito’ya indirdiği top, zaten

İspanya’ya karşı mükemmel oynama zorun-

luluğu olan Türkiye için intihar demekti.

İspanya’da bize karşı son sözü söyleyen ise

ikinci golünü kaydeden Morata oldu. Ona

pası veren Alba her ne kadar ofsayt pozis-

yonunda yer alması belki İspanyollar için

sıradan bir vakaydı ama bizim averaj hesap-

larımız için maalesef önemli bir goldü. O gol

olmasa belki de Çek Cumhuriyeti maçının

bile senaryosu değişecekti.

Üstüne üstlük bir de Arda Turan protestosu

vardı. Yoğun ıslık ve tepki alan Arda’ya İs-

panyolların sahip çıkması tarihi sahnelere

yol açtı. Neyse ki bu hata, Çek Cumhuriye-

ti maçı öncesi aynı seyirci tarafından telafi

edilecekti. Kısacası güzel sahili ve sakinli-

ğiyle Nice, iyi anılarla ayrıldığımız bir şehir

olmadı.

Fatih Terim ne dedi?

“Oyunculuk ve teknik adamlık kariyerimde

ve özel hayatımda bırakmayı ve vazgeçmeyi

hiç kabul etmedim. Bırakanla ve vazgeçen-

le hiç uzlaşamadım. Bugünkü sonuç, bıra-

kan, vazgeçen ve başlamadan bitiren bir

milli takım performansıydı. Ne bugün ne

de başka zaman bunu kabul edebileceğimi

sanmıyorum. Gereği neyse yapacağımdan

emin olabilirsiniz. Seven, sevmeyen, destek

olan veya olmayan kim varsa herkesten Al-

lah razı olsun. Gruptaki son maçımızda da

desteğinizi bizden esirgemeyin. Kendim ve

takımım adına samimiyetle çok üzgün oldu-

ğumu ifade etmek istiyorum. Gereğini ya-

pacağımdan kimsenin şüphesi olmasın.

Çok önemli bir takımla oynadık. Hem

önemli hem de özel bir takım. İlk yarım saat

fena değildik ama ondan sonra açıkçası iyi

olduğumuz söylenemez. Rakibimizi tebrik

ediyorum. Bundan sonraki maçlarında ba-

şarılar diliyorum. İspanya, bana göre tur-

nuvanın en güçlü takımlarının en başında

geliyor. İlk yarım saat yolunda giden her şey

iki tane şahsi oyuncu hatası sonucu tersine

döndü. Bir tanesi akıl almazdı. İspanya’ya

karşı en küçük pozisyonlar da dahil olmak

üzere yakaladığınızı atacaksınız, artı ye-

meyeceksiniz. Başka türlü kazanamazsı-

nız. Özellikle Oğuzhan’ın Burak ve Ozan

tercihi, Arda’nın veya bir başkasının çabuk

çıkışlarında golü bulabilseydik daha farklı

olabilirdi. İşi dengeye getirdik derken golü

yedik. İkinci yarının başında ofsayttan gelen

bir gol var. Sonrasında oyun koptu. İspanya

karşısında 1-0 takımı ümitsizliğe götürmez

ama devreye girerken ikinci golü yemek bi-

zim için yıkım oldu.”

Bireysel hatalar…

İspanya-Türkiye

17 Haziran 2016, Nice

HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS 2016

NG

65