Previous Page  32 / 116 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32 / 116 Next Page
Page Background

ve temmuz başında Belgrad’da buluştuk.

Ozan Güven

Filmi seyrettikten sonra

da anlayacaksınız ki ruhen, aklen ve fiziksel

olarak kimse bu rolü Meryem kadar kendi

doğallığında canlandıramazdı. Maria zaten

Meryem’di. Birlikte çalışmak için filmden bir-

kaç hafta önce iki günlüğüne Berlin’e gittim.

Beni çok güzel ağırladı. Çekimlere bir hafta

kala Belgrad’da buluştuk. Filmin geçtiği çiftli-

ği sahiplenmemiz, orada yaşıyormuş gibi his-

setmemiz lazımdı. Bir hafta da böyle çalıştık

ve dokuz haftada çekimi tamamladık. İstan-

bul dışında bir yerde film çekmek, tazeleyici

ve dönüştürücüydü.

Meryem Uzerli

Sinema filminde çalışmak

çok daha güzel oluyor, çünkü kendine zaman

tanıyorsun; koştura koştura iş yapmıyorsun.

Rolüne farklı bir biçimde yaklaşabiliyorsun.

Ozan Güven

Herkesin pasaportlarını ve

kimliklerini dışarıda bırakıp tamamen filmin

ne anlatmak ve bunu nasıl yapmak istediğine

odaklanması harikaydı. Kolektif bir ruh vardı

sahiden.

Ana hikayesi dışında alttan alta bu film

en çok hangi duyguların üzerinde yük-

seliyor sizce?

Ozan Güven

Aşk filmi desem, saçma ol-

maz; gerilim desem, çok uzağa düşmeyiz. Aile

filmi desem, gene yanlış olmaz. Kendi var oluş

sebebini anlamak isteyen insanların ufak dün-

yaları desem, bu da doğru…

Meryem Uzerli

Bence hepsi doğru, zaten

zenginliği de burada. Bu bir hayat filmi. Onu

her tarafından kavrayan bir iş. İçinde hayvan-

lar da var, aşk da, gökyüzü de… Dört elemen-

tin olduğu, tüm duygusal mevsimlerin yer al-

dığı bir film.

Nedir bu duygusal mevsimler?

Ozan Güven

İnsan ruhunun değişik halle-

ri. Ruhunuz bazen yaz, bazen bahar, bazen kış

gibi olur ya.

Keşke o kadar net olabilse!

Meryem Uzerli

Aslında net, biliyor mu-

sun? Biz düşüne düşüne işleri karmaşık hale

getiriyoruz. Kış kıştır, yaz da yaz. Ama artık

bir şey yaşarken o kadar sorguluyoruz ki; bu

hep mi böyleydi acaba? Yaşarken bu kadar

irdelememek aslında o duyguya hiçbir zaman

yüzde 100 teslim olmamak ve kavuşamamak

demek. Hayattaki en üzücü şeylerden biri…

Ozan Güven

An ile kavga etmek insanın

doğasına aykırı. Kış oluyor, yaz gelsin diyor-

sun; yahu yaz da gelecek. Bir dönüp bakıyor-

sun ki, hiçbir andan keyif almamışsın. Duru-

mu kabul etmek ve onunla kavga etmemek.

Bence anahtar bu.

Meryem Uzerli

Dünyanın sınavı bu zaten,

hayatın sınavı tam da bu! Çocuklar anlamış-

lar bunu, onlar bizden daha mı olgun? Herkes

bunu doğarken biliyor aslında. Bazen hayat

sana ne öğretirse, ona uyacaksın. Acıdan ve

dönüşmekten korkmamak lazım. Gerçekten

ölmeden önce hayat boyunca o kadar çok kez

ölüyoruz ki. Ölüp ölüp doğuyoruz. Ölmekten

korkmayacaksın. Acı olsa bile bir fırsat çıktıy-

sa yaşa, dene. İlle üzüleceksin diye bir şey de

yok. Bir ruhumuz, bir mantığımız, bir de tec-

rübe üzerinde yükselen psikolojik sistemimiz

var. Bizi sürekli kandırmaya çalışıyor. Mesela

ben spagetti Bolognese’in kokusunu aldığım

anda huzurla doluyorum, çünkü çocukluğum-

da annem, babam bana spagetti yaptığında

öyle hissetmişim. Böyle bir şey psikoloji, hep

hatırlatmalar üzerine. Bazen tersi de olabili-

yor; bir şey tetikliyor ve birdenbire bir panik

atak geliyor, terlemeye başlıyorsun.

Kandırmaya çalışıyor demek ki.

Meryem Uzerli

En başta korkular bunu

yapıyor. Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi,

bir resim olarak durduğu gibi değil hayat-

ta. ‘Annemin Yarası’nda da aynı şey geçerli.

Ozan’la benim canlandırdığım çift ile Belçim

ve Okan’ın canlandırdığı çiftler mesela. Sanır-

sın ki, haklarında her şeyi biliyorsunuz. Ama

Düşünsene,

çıplak geldik

çıplak gideceğiz;

cebimize bir şey

koymayacağız, çünkü

cep kalmayacak.

İnsanız, damarımızda

kan dolaşıyor;

kesersen ölürüz,

herkes ölür, biz de

ölürüz. Biz hayatı

anladık!’ Meryem

SİNEMA

YAŞAM

32

NG

HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS 2016