

Yüksek voltaj, enerji patlaması, kimya, uyum, neşe,
cazibe, keyif... Meryem ile Ozan’ı yan yana, birbirleriyle
şakalaşırken, konuşurken, poz verirken, izlerken aklımda
hep bu ve benzeri kelimeler uçuşuyor.
YaZI
Işık Cansu Canayak
Fotoğraflar
Erdi Doğan
Moda Editörü
Hakan Öztürk
Saç Mesut Öner, Makyaj Ali Rıza Özdemir, Moda Editörü Asistanı Fırat Gençdoğan, Makyaj Asistanı Onur Bayram
Meryem’in nasıl
bir ışığı olduğunu sa-
nırım kuru kuru kelimelerle anlatmak pek
mümkün değil; yakınında bir yerlerde olmayı
deneyimlemek lazım. Hayır, bunda Barbie
sarısı saçlarının, muazzam derecede minyon
ve kusursuz yüz hatlarının, koskocaman mavi
gözlerinin payı yok! Sanırım en çok yüksek
desibelde attığı kahkahalarla, başta kendisi
olmak üzere herkesle şakalaşabilmesi, hiçbir
şeyden şikayet etmemesi ve aklının çok hızlı
çalışmasıyla ilgili bu.
Ozan, aynı zamanda senaryo yazımına da
dahil olduğu, başrollerini Meryem, Belçim
Bilgin, Okan Yalabık ve Bora Akkaş ile pay-
laştıkları ‘Annemin Yarası’ adlı filmlerinin son
montajlarıyla ilgilenmek üzere sabah erken-
den gittiği stüdyodan çekime gelmiş. Meryem
malum, dizi setiyle evi arasında, en kıymetlisi
de kızı Lara’yla geçiriyor günlerini.
Ama bu tempo, neMeryem’den sonra stüdyo-
ya gelen Ozan’ın içeri adım atar atmaz onunla
şakalaşmasına, ne de onun buna aynı muzip-
likle cevap vermesine mani. Zaten arkadaşlık-
ları da yeni değil, Meryem’in Hürrem olduğu
‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisine kadar uzanıyor.
O zamanlardan bu yana çok şey değişti. Mer-
yem dizi sürecinde çok yorulmuştu... Sisteme
boyun eğmedi, buralardan gitmeyi ve dinlen-
meyi seçti. O sırada hamile olduğunu öğrendi.
Röportajın devamında da okuyacağınız gibi
hayatının en doğru şeyi olduğunu söylediği
bir karar vererek kızı Lara’yı dünyaya getirdi.
Geçen ay iki yaşına basan, kendi kanatları al-
tında ve sonsuz sevgisiyle büyüyen, sarışın kız
çocuğunu...
Bu esnada Ozan da boş durmadı. Zaten sa-
nılanın aksine, aslında oyuncular hiç durmaz.
National Geographic kanalında evrene dair
anlaşılması zor konuları yalın bir dille anla-
tan ‘Ahmak Bilimi’ adlı programı hazırlamaya
devam etti. Sonra ‘Annemin Yarası’nın senar-
yosunu yazmaya koyuldu. Son bir sene böyle
geçti. Kendi canlandırdığı çiftlik sahibi, avlan-
mayı ve eğlenmeyi seven Borislav karakteri-
nin çok aşık olduğu, elinden her iş gelen, etra-
fındakilerin hayatını güzelleştiren eşi Maria’yı
oynaması için aklına Meryem’den başkası
gelmemiş. İkinci bir isim düşünmemiş bile.
Meryem ise o sıralar Berlin’de; “Geçen hafta
sadece Lara’yı beş dakika kelimenin gerçek
anlamıyla beş dakika- görebilmek için gidiş
dönüş beş saat harcadım. Bunu kızım dışında
kimse için yapmam!” diyerek sevgisini ifade
ettiği Lara’yı yetiştirmekle meşgulmüş.
Hani sinema tarihinde bazı ikililer vardır, ara-
larındaki kimyayı sağır sultan bile duymuştur.
O rolleri ikisinden başka kimse hakkını vere-
mez. Çok eskilere gitmeye de gerek yok, me-
sela Bradley Cooper ile Jennifer Lawrence’ı
getirin aklınıza. Aralarındaki uyum size her
senaryoyu izlettirebilecek güçtedir. Yanla-
rında vakit geçirmek, mümkünse birlikte bir
meyhaneye gidip sabaha kadar sohbet etmek
isteyeceğiniz doğallıktalardır. İşte Meryem ve
Ozan da böyle…
Hayatla dalga geçebilme becerinize
hayran kaldık, belki de bu yüzden bu
kadar iyi anlaşıyorsunuzdur. Aradım,
aradım ama bir ego bulamadım sizde.
Meryem Uzerli
Gerek yok ki zaten. Düşün-
sene, çıplak geldik çıplak gideceğiz, cebimize
bir şey koyamayacağız, çünkü cep kalmaya-
cak. İnsanız, damarımızda kan dolaşıyor, ke-
sersen ölürüz; herkes ölür, biz de ölürüz. Biz
hayatı anladık!
Film çekimi için Belgrad’da buluşma-
dan önce ikinizin ayrı ayrı ne yaptığını,
o sıralardaki hayatlarınızı merak ediyo-
rum.
Meryem Uzerli
Bir reklam kampanyası-
nın basın toplantısı için İstanbul’a gelmiştim.
Ozan aradı; “Elimde bir senaryo var. Daha
üstünde çalışacağız ama bir yollamak istiyo-
rum sana, neredesin?” dedi. Şansa ya, İstan-
bul’daydım ben de. Hemen gönderdi senar-
yoyu. Neyse ki yanımda Türkçeyi iyi bilen bir
arkadaşım vardı, beraberce okuduk.
Ama sen de gerçekten çok iyi Türkçe ko-
nuşuyorsun.
Meryem Uzerli
Duydunuz, değil mi arka-
daşlar? Yarın bu ses kaydını sette hoparlörden
yayınlatacağım! Ama ne yapayım senaryom
bir gün önce gelince, Türkçem böyle. ‘Anne-
min Yarası’ filmi de üç hafta önceden geldi.
Bakın orada nasıl iyi konuşuyorum. Arkada-
şımdan bana ilk iki sayfasını okumasını rica
ettim. Anında kapıldım hikayeye ve bir baktık
ki hepsini okumuşuz. Konusu anında içime
değdi. Sonra Ozan ve birkaç arkadaşı kendi-
lerini eve kapatarak senaryoyu tamamladılar
Gerçek bir sin
SİNEMA
YAŞAM
30
NG
HAZİRAN-TEMMUZ-AĞUSTOS 2016